Ressam Kamber Kamber 50. sanat yılını kutluyor

11:51, 11.12.2023

- BNT (Görüntülü Özel Haber)

Bulgaristan’daki Türk resim sanatının yetiştirdiği en değerli ressamlardan Kamber Kamber 50’inci sanat yılını kutluyor.

Resim ustası başarılarla dolu yarım asra tablolarını sanatseverlerle buluşturduğu onlarca sergiyi, aldığı bir çok ödülü ve yayınladığı eserleri sığdırdı.

“Her hangi bir sanatçı için 50 yıl tecrübe az sayılmaz. Geriye döndüğümde bayağı bir uzun yoldan geçmiş hissediyorum. Değişik dönemlerde değişik akımlara uğradı sanatımız. Gerçekten soyuta, soyuttan daha soyuta.” diyor Kamber BNT Türkçe Haberler Editörlüğü’ne verdiği röportajında.

“… benim için büyük seviçti.”

1950 yılında Kırcaali’nin Saruhanlı köyünde doğan Kamber, ailesinin erken yaşta yeteneğini farketmesi ve desteklemesi sayesinde resme yönelir. Doğup büyüdüğü köyü ise ilk çizimlerine ilham olur.

“İlk renkleri doğanın kır çiçeklerinden ve anne ve ninemin dokuduğu kilimlerden halılardan eşyalardan aldım ilk izlenimlerimi renk olarak. Sonra bir süre köyümüzün başında Kocabağ diye kil çıkan yerden kil çamuru çıkartıp hayvancıkların küçük heykelciklerini yapmaya çalıştım. Onları da evimizin önünde bahçede sergiliyordum. Sokaktan gelip geçen köydaşlarım durup onları seyrediyordu... İlk renkli kalemleri dedemden hediye olarak kabul ettim, üçüncü sınıfta öğrenciydim. Bu benim için büyük bir sevinçti.”

“ Balabanov bana ‘meslektaşım’ diye hitap ettiğinde bir başka oldum”

Kamber lise sonrası gittiği askerlikte kendini resim sanatının mutfağında bulur ve iki yıl boyunca batalist tarzında büyük ebatta, savaşı andıran yağlı boya tablolar çizer. Aynı zamanda atölyesine yakın kütüphanede Bulgar ve dünya ressamlarlarıyla ilgili tüm eserleri okuyarak kendini geliştirir.

Askerlik sonrası Gabrovo’da tanıştığı ressam Nikifor Balabanov’sa genç sanatçıyı resmin teorik dünyasına taşır. Döneminde ‘Bulgaristan’ın Manchester’ı’ olarak adlandırılan sanat şehrinde Kamber, ülkenin dört bir yanından gelen değişik sanat dallarından insanlarla tanışır, şehir kütüphanesinde sanat okumalarına da devam eder.

“Balabanov, bizden büyük babamızın yaşlarında biriydi, ama gençlere yardım etmek için hevesliydi resim konusunda. Bana evinde ne kadar kitabı varsa sanatla ilgili -insan anatomisinden perspektife, renklerin uyumundan kompozisyona kadar- hepsini verdi okumam için. İlk dersleri ondan aldım resim sanatında. Oturmuş olduğum pansiyonda yatak odamız hem atölyem hem de arkadaşlarla sanatı paylaştığımız yerdi. Balabanov, kapıdan girdiğinde bana ‘meslektaşım’ diye hitap ettiğinde ben bir başka oldum, daha oralara erişmediğimin farkına vardım. Ama meslektaşım diye hitap edince bir yerlere geldiğimi hissettim ansızın. Çünkü dört duvar da çizmiş olduğum resimlerle kaplıydı.”

“Hala şu an bana biri ressam diyorsa, ben inanmıyorum ressam olduğuma”

Ressam Kamber, Gabrovo sonrası gittiği Sofya’da Kültür Bakanlığı’na bağlı resim sanatı kurslarında 4-5 yıl eğitim alır. Sonraki yıllarını eserlerini sunduğu sergilerle, aldığı ödüllerle doldurur.

“Zaman içinde ben resimsiz, resim de bensiz olamaz bir duruma getirdik. Hala da şu an bana biri ressam diyorsa, ben inanmıyorum ressam olduğuma. İşte uğraşı, kader mi diyelim ne diyeyim. Çiziyorum, ulusal, uluslararası sergilere iştirak ediyoruz. “

“Bazı resimlerinde onu daha başarılı görüyorum”

Kamber Kamber, sanatın gündemde kalabilmesi için sanat meşalesinin kopmayan bir zincir misali nesilden nesle aktarılması gerektiğini vurguluyor. Sanatçı kendisi gibi ressam olan kızı Fahriye Kamber'e mesleğinin inceliklerini aktarabildiği için mutlu ve gururlu.

“Kızım da sekiz on yıldan beri benimle birlikte yan yana sergilere katılıyor. Hatta bayağı bir geliştirdi kendisini. Bazı resimlerinde daha başarılı görüyorum bu hususta ve seviniyorum böyle olmasına ki peşimizden arkadamızdan bir miras bırakıyoruz sanat dalında bizim resim sanatını devam ettirecek birilerini bırakıyoruz.”

“Çalgı denen müziğin dışında her türlü müziği dinlerim”

Kamber Kamber sanatının Van Gogh, Rembrandt ve Genko Genkov gibi beğendiği yerli ve yabancı ressamların eserleriyle beslendiğini aktarıyor. Sanatçının çizdiği tablolarda hakim olan müzik aletleri, onun müzik ve resim tutkusunun bir yansıması.

“Resim yaparken sürekli müzik seslerim. Çalgı denen müziğin dışında her türlü müziği dinlerim. Öyle gibime geliyor ki beni resme müzik yönlendiriyor sanki. Müzikten aldığım duygular beni resme sürüklüyor. Caz müziği dinlediğimde soyut resimler çıkıyor meydana, klasik müzik dinlediğimde daha farkı resimler. Rodop türküleri dinlediğimde de o Rodoplu kızlar, Rodop kadınları çıkıyor meydana.”

“İlk kitabımı yazmama, Bulgar basınında Türk azınlığını teşkil edilen ressamaların gündeme getirilmemesi vesile oldu”

Resim sanatçımız Kamber’in Bulgaristan ve Balkanlardaki Türk asıllı ressamların eserlerini derlediği üç de kitabı bulunuyor. Ulusal medyanın Türk kökenli ressamların çalışmalarına yer vermemesinin ilk yayınladığı Bulgaristan’da Yaşayan Türk Ressamları adlı kitabı yazmasına vesile olduğunu aktarıyor.

“Bu kitapta 28 Türk asıllı ressam yer alıyor, onların özgeçmişleri ve 4’er 5’er resimleri bulunuyor. Bunun ardından Balkan Türk Ressamları adlı kitabım geldi. Orada da 58 Balkan ressamı yer alıyor.”

Eylül ayında yayınladığı son kitabı Duygu Kırıntıları’nda ressamın edebiyat, resim ve müzik alanında aydın kişiler hakkında yazdığı makalelerinin yanı sıra kendine ait çizimleri de yer alıyor.

“..telefonlar, bilgisayarlar. Teknoloji ön plana geçiyor resim unutuluyor zamanın geçmesiyle”

Ressam Kamber, sanatla geçen yıllarında resim sevgisi ve bilgisini genç nesillere aktarmayı da ihmal etmedi. Mumchilgrad’da lise öğrencilerine 18 yıl boyunca resim kursları veren sanatçı, gençlerin yaşamında teknolojinin yerinin artmasıyla, sanata olan ilginin geçmişe göre azaldığı gözlemini paylaşıyor.

“Geçmişte ilgi çok büyüktü. Öğrencilerimle birlikte sancak sergilerine katılıyorduk sürekli Kırcaali’de. Gayet hevesle, gayet merakla sarılmışlardı resme. Ki git gide bu heves sönüyor. Şimdi yine meraklılar öğrenciler resme, ama 13-14 yaşına geldiklerinde maalesef resim arka plana kalıyor. Bunun da başlıca sebebi telefonlar, bilgisayarlar. Teknoloji ön plana geçiyor resim unutuluyor zamanın geçmesiyle. Okullarda da pek düzey doğru düzeyde sayılmaz resim dersleri. Maalesef resim hocaları da ciddi şekilde bilgi vermiyorlar öğrencilerimize.”

“İnsanlarımız maalesef eski dönemde olduğu gibi pek sanatla ilgilenmiyor”

Tecrübeli ressam çağdaş yaşamın nimeti olan teknolojinin, sanat ve insan ilişkilerinde de hissedilen bir erezyona neden olduğu görüşünde.

“Şu anda teknoloji resim sanatını boğuyor gibi. Hatta tiyatrolara ziyaret azaldı gibime geliyor. İnsanlarımız maalesef eski dönemde olduğu gibi pek sanatla ilgilenmiyor. Hatta insanların arasındaki münasebet bile biraz soğudu gibime geliyor. Bu da beni üzüyor tabii. Biz kültür merkezi olarak zaman zaman kasaba aydınlarını biraraya topluyoruz, şiir geceleri tertipliyoruz, müzik eşliğinde şiirler okuyoruz halkımızın önünde. Tabii bu durum çok iyi karşılanıyor toplumumuz tarafından. Sanatı unutmayanlarımız da var aramızda. Edebiyat, müzik ve resim yaşamaya, ayakta durmaya zar zor devam ediyor, ama zorlukla.”

“Ama yine de bir kişinin yüreğinde sanat varsa o yaşıyor”

Başarılı ressam, her şeye rağmen sanatın ve sanatçının yaşayarak eserleriyle gündemde kalacağına olan sarsılmaz inancını paylaşıyor bizlerle.

“Yine de bir kişinin yüreğinde sanat varsa o yaşıyor. Nasıl engeller çıkmış olsa da olsun önüne, o aşmaya muaffak oluyor o engeli. Gündüzü geceye bağlıyor, geceyi gündüze, bitmeyen bir döngüdür bu ve ille de topluma kabul ettiriyor kendini emeğiyle özentisiyle.. ille de bir şeyler yaratıp da gündemde kalabilmesi için.”

Röportaj: Mine Adalı Radoykova

Пишете ни
x

Сигнализирайте нередност

и/или

Разрешени формати: (jpg, jpeg, png). Максимален размер на файла (25 MB). Можете да качите максимум 5 файла.

** Тези полета не са задължителни.

captcha Натиснете върху картинката, за да смените генерирания код.
Трябва задължително да въведете кода от картинката
< Назад